DoSlAr
BİR İYİLİK YAPSANA - haberler
  Ana Sayfa
  İletişim
  Ziyaretşi defteri
  oyunlar
  Resimler
  müzikler
  videolar
  haberler
  ıp adiresi
  namaz vakitleri
  google
  flash flash
  fenerbahçe
  ilahiler
  atatürk
  türkiye
  bjk
  gs
  sohbet odası
  çanakkale
  hareketler
  bilim ve teklonoji
  fıkralar
  reklamlar
  hava durumları
  yemek tağrifleri
  siteler
  sihirbazlık
  günün sözünü oku
  karikatürler
  saatler
  cizgi flim
  kazanmak gerek
  harf cözme
  duyuru panosına bakın
  tv izle
  ödev yap
  sende gül
  istiklal marşı
  diğini bilgiler
  gazete alemi
  tiyatro oyunları
  komik video
  minik videolar
  şiirler bölümü
  kalp resimleri
  kurukafa resimleri
  bilgisayar resimleri
  yangın resimleri
  dünya resimleri
  spor resimleri
  hayvan resimleri
  göz resimleri
  müzik resimleri
  kitap resimleri
  email resimleri
  Mekanik&Elektronik resimleri
  bayrak resimleri
  buraya bakın
  aşk testini ölç
  sözlük
  teklonoji tasarım
  ps videoları
  spor heberin de son haber
  çiçekten bir şarkı
  kral fm
  liman fm
  oyun indir
  Bilmedikleriniz ve hileler>
  msn ve web
  programlar
  chat & göndem
  türçe rap
  modifiye
  akvaryuma bakın
  Süper Lig FiskTürü
  doviz kurları
  tavsiye
  bizler
  türkiye plakaları
 
1 Nisan 2008 21:06
Ergenekon soruşturmasını yürüten polis, Doğu Perinçek'e bir medya patronunu sordu. Perinçek o ismi, Aydınlık dergisinde açıkladı.

Ergenekon Soruşturması kapsamında cezaevine konulan İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek, Aydınlık Dergisi'ndeki köşesinde gündemi sarsacak bir ayrıntıyı kaleme aldı.

Bu önemli bilgiye göre; Ergenekon Soruşturması'nda polis, Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan'ın ismini de geçirmeye çalıştı.

Hatırlanacağı gibi Doğu Perinçek, Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan'a Tekirdağ Cezaevi'nden bir mektup yazmış, Ahmet Hakan da bu mektubun bir bölümünü köşesinde yayınlamıştı.

İşte Doğu Perinçek bu mektubun tamamını Aydınlık'ta yayınladı. Perinçek yazısında çok konuşulacak bir bilgiyi de köşesine taşıdı.

Doğu Perinçek, Ergenekon Soruşturması'nı anlattığı ve Ahmet Hakan'a hitaben yazdığı yazıda şu cümleleri kullandı: 'Sizin gazetenizin sahibi Sayın Aydın Doğan'la ilgili sorularla da karşılaştık.'

Tekirdağ Cezaevi'nde tutuklu bulunan Perinçek'in köşesinde yazdığı bu bilgi, tartışmaları beraberinde getireceğe benziyor.

TBMM HEYETİ İSRAİL VE FİLİSTİN'E GİDİYOR
TBMM heyeti İsrail ve Filistin'e gidiyor
Karakter boyutu : Normal Büyük Daha Büyük En Büyük
1 Nisan 2008 15:56
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Hasan Murat Mercan başkanlığında 5 kişilik bir parlamento heyeti, İsrail ve Filistin taraflarıyla görüşmelerde bulunmak amacıyla 6-10 nisan arasında bölgeyi ziyaret edecek

Mercan başkanlığındaki heyet, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ve Filistin Yönetimi Devlet Başkanı Mahmud Abbas tarafından kabul edilecek.

Dışişleri Komisyonu Başkanı, AK Parti Eskişehir Milletvekili Hasan Murat Mercan başkanlığındaki heyette, Komisyonun AK Partili diğer üyeleri Çankırı Milletvekili Suat Kınıklıoğlu ile İstanbul Milletvekili Nursuna Memecan'ın yanı sıra CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ ve MHP Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşı yer alıyor.

Heyet üyeleri, 6 nisan pazar günü öğleden sonra, Tel Aviv Ben Gurion havalimanına inecek ve ilk gün, Tel Aviv yakınlarındaki Herzliya'da bulunan Gloria Uluslararası Sorunlar Küresel Araştırma Merkezini ziyaret edecek.

BUNDAN SONRASI SERT GEÇECEK

 

BUNDAN SONRASI SERT GEÇECEK

 

Karakter boyutu : Normal Büyük Daha Büyük En Büyük

 

1 Nisan 2008 09:31
Alper Görmüş, “Nokta dergisi eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'e ait olduğunu söylediği darbe günlüklerini yayınladı, ardından baskılar arttı, dava açıldı ve dergi kapandı.

Bir yıl sonra o günlüklerin Özden Örnek'e ait olduğu kesinleşti. AK Parti iktidar darbe günlüklerini ciddiye alıp Nokta'nın kapatılma sürecine sessiz kalmasaydı bu gün şartlar böyle olmazdı” diyor.

İyi gerçeğin inşasına katkı…

İsmet Paşa ne güzel söylemiş; Gerçeğin er-geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu var. Son dönemlerde ne kadar çok tanık olduk ortaya çıkan gerçeklere. Yalanları bir bir yüzlerine vuruldu, hepimizin önünde. Suçlanıp da aklananları gördük. Yüzü kapkara, eli kanlı olduğu halde ortalıkta adam diye dolaşanları tanıdık. Vatan, millet, bayrak gibi kutsal bildiğimiz değerleri hoyratça köhne ve kirli emellerine alet edenlerin, hezeyan dolu ittifaklarına tanık olduk. İyice ezberledik darbecileri, demokrasi düşmanlarını, siyasetten, özgürlükten, hukuktan nefret edenleri. Bizi kimlerin nasıl kandırdığını da gördük. Değerlerin ve kavramların nasıl tüketildiğini de. Devletin hangi yöntemlerle yıpratıldığını da. Topluma nasıl ilkel bakıldığını da. Derin zihniyet çatışmasını ve büyük iktidar mücadelesini de. Karanlığın beslediği güçleri de gördük Demokrasinin katillerini de gördük. Suçunu örtbas etmek için türlü türlü hokkabazlıklar yapanları da gördük. İktidar heveslisi bu cinnetlilerin menfur emellerine ulaşmak için neler yapabileceğini de gördük…

Biliyoruz ki, bunlar yüzsüz ve kaybettikçe daha da hırçınlaşıyorlar. Onun için zaman bireyin, toplumun ve devletin karanlık bütün zeminlerden hızla sahici aydınlığa çıkması zamanıdır. Koyu karanlıkta sadece şiddet kazanır, çünkü orada cinayet ustaca işlenir, katil gizlenir. Bu hazin durumu demokrasimiz defalarca yaşamadı mı?

Demokratikleşme adına önüne gelen fırsatları harcayan siyasilerin başına nelerin geldiğini de gördük. “Kötü gerçek” ihmallerimizin sonucudur.

Tek çare gerçeğe sığınmak ve gerçeğin ortaya çıkmasını hızlandırmaktır.

Ve dahi gerçeğin iyiden yana inşasına bütün gücümüzle katkıda bulunmaktır.

* * *

Nokta dergisinde yayınladığınız darbe günlüklerinin eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'e ait olduğu kesinleşti. Fakat o yayınlardan sonra dergi elinizden gitti, kapandı…

Emniyet'in bu bilgisinin mahkeme dosyasına girmesiyle sanıyorum başka bir hukukî sonuç doğacak.

Ergenekon savcısı sizden Özden Örnek'e ait darbe günlüklerinin CD'sini istedi.

Evet, günlüklerin yürüttükleri soruşturmaya yardımcı olacağını söyledi. Muhtemelen savcı Ergenekon örgütü ile darbe günlükleri arasında bağlantı kuruyor.

11 Nisan'da davanız var. Bu bilgi neleri değiştirir?

Bu noktadan sonra dava sürmez. Beraat ederiz. Madem Nokta'nın yayınladığı darbe günlükleri sahih, darbe girişimleri olmuş, adım atılması gerekir. Nokta'nın haberinden sonra yapılmış suç duyuruları var. Sürecin yeniden ele alınması gerekir. Umuyorum ki önemli bir süreç başlayacak.

Dergide darbe günlüklerini yayınladıktan sonra neler yaşadınız?

Nokta, 27 Nisan muhtırasından birkaç hafta önce kapandı. Kapanma bir sürece yayıldı ama benim son ana kadar derginin yaşayabileceği ne dair güçlü inancım vardı. Bu yönde gelişmeler oldu. Bir girişimci “Bu dergi kapanamaz, ben gerekli sermayeyi koyarım, sakın kapandığını ilan etmeyin” dedi. Ben de umutlandım. Araya 27 Nisan muhtırası girdi, o kişiden “çok özür dilerim” diye mesaj geldi. Geri adım attı.

PATRONUN PİSİKOLOJİSİ DEĞİŞTİ

Bir gerçek çıkıyor ortaya; medya patronu olmak değil dergi patronu olmak bile zor iş.

Patron söz verdiği gibi dergiye müdahale etmedi. Önemli dosyalar yayınladık. Andıç haberi, darbe günlüğü, Genelkurmay'ın STK'larla işbirliği dosyası gibi. Bu dosya yayınlandığı gün askeri savcılık beni aradı. Dergiyi polis bastı. Patron hükümeti eleştirdi, bunun antidemokratik bir girişim olduğunu, mali olarak zorlandığını ama dergiyi bırakmayacağını söyledi. Fakat bir hafta içinde psikolojik olarak değiştiğine şahit oldum.

Bu değişimde ne etkili oldu?

Ayrıntılı olarak bilemem ama bu ani değişim somut birtakım bilgiler aldığını, bu bilgilerin onun psikolojisini bozduğunu düşündürtüyor.

AK Parti'ye kapatma davasıyla yükselen sıkıntılı dönem Nokta'nın kapanmasıyla başlatılıyor.

Ben de öyle düşünüyorum.

GÜNLÜK ERGENEKON'A IŞIK TUTUYOR

Nokta'nın kapatılması neyin başlangıcı?

Günlüklerdeki bilgiler, Genelkurmay'ın sivil toplum ilişkisi şunu gösteriyordu; eski tipte darbeden vazgeçiliyordu. Sivil kuvvetlere dayanan yeni tipte darbe planı vardı. Hükümeti etkisizleştireceklerdi. Panı bugün Ergenekon üzerinden aynı şekilde görüyoruz. Günlükler üzerinden öngördüğümüz şeyler bir bir çıkıyor. Sayın Gül, Dışişleri Bakanı'ydı, “Biz bunları biliyorduk, Nokta'dan önce bize de geldi” dedi. Arkasında duramadılar, bir şeyler yapsalardı durum farklı olurdu. Ergenekon soruşturmasından sızan iddialar, kim ne kadar şaşırırsa şaşırsın, eski sağ-sol kamplaşmasının argümanlarıyla anlaşılamayacak garip ideolojik akrabalıkların kökleştiğini gösteriyor.

Nedir bu garip ideolojik akrabalıklar?

İlhan Selçuk ve diğerleri gözaltına alındığında yaşanan şaşkınlığı hatırlayın. Selçuk bu isimlerle birlikte mütalaa edilebilir mi hiç, biri aydınlanmacı, Atatürkçü, diğeri mafyatik ilişkiler içinde denildi. Şaşılacak bir şey yok. Soruşturma ilerledikçe ideolojik akrabalık ilişkisi daha da belirecek.

Günlükleri hatırlatarak soruyorum, bugün komuta kademesi ne durumda?

Büyükanıt'ın başa gelince hükümetin canına okuyacağına dair yorumlar vardı medyada. Tersine inanmak için de ortada bir şey yoktu. Ne zaman ki günlükleri okudum, bunun kuşkulu olduğunu gördüm. Büyükanıt, Kara Kuvvetleri Komutanı, İlker Başbuğ İkinci Başkan'dı. Günlüklerde bu ikilinin önlerinin açık olduğu, kendi kariyerlerinin peşinde oldukları, kendilerini vatanı-milleti kurtarmak için girişilen faaliyetlerin dışında tuttukları belirtilip eleştiriliyorlardı. Bildiklerimiz çıkmadı, günlükteki ifadeler gerçeği yansıtıyormuş.

BUNDAN SONRASI SERT GEÇECEK

Günlüklerdeki proje ne kadar geriye gidiyor?

İttihat ve Terakki'ye kadar gider ama kesintisiz bir devamlılık ararsak, 27 Mayıs'tan itibaren bitmeyen cuntalar dönemi var. Bu emeli taşıyan yapı hep canlı tutulmuş. Toplumda artık bu darbeci zihniyete tavır var. Düne kadar her şeyin üstü örtülüyordu. Bundan sonra süreç sert geçecek.

Nihai bir hesaplaşma süreci mi?

Evet, Türkiye ya demokrasi yoluna girecek ya da eski alışkanlıklar devam edecek. Türkiye'nin normalleşeceğini, demokrasinin galip geleceğini düşünüyorum. Çünkü eski tarzın zemini artık yok.

Darbe günlüklerinin tamamını yayınlamadınız. Bütün olarak baktığınızda ürktünüz mü?

Feci bir tabloydu açıkçası. Üsluplar, yaklaşımlar, siyasetçilere karşı duygular... Bırakın demokrasiyi siyasetten nefret vardı. Oradaki ifadeler bu düşüncenin kırılmasının zor olduğunu gösteriyor.

Bazı askerlerde siyasete ve demokrasiye karşı gelişen bu tavrı nasıl izah ediyorsunuz?

Öğretilir, gelenek haline gelir. Bu ancak iktidar duygusuyla olabilir. Kaybetme tehlikesi, nefret duygusuna dönüşebilir. Özkök gibi demokrasiyi içine sindirmiş paşalar da var, demokrasiye düşman olanlar da... Bu bir veri, böyle kabul edeceğiz. Toplumda da, devlette de böyle bir damar var.

Tuhaf bir hipnoz hali…

Statü olarak aşağıda gördüğü toplumsal tabakaların kendisini yönetmesi karşısında duyulan dehşet ve onu düşmanlaştırma durumu. Düşman imha edilir…

Orduda, sokakta, üniversitelerde, yargıda darbeci geleneği sevk ve idare eden gördüğümüzden başka bir yapı var mı?

Mutlaka var. Gerçek gördüğümüzden başka bir şey.

HÜKÜMET İLERİ ADIM ATMALI

Ergenekon yapılanmasında Veli Küçük ilk ona bile giremez deniliyor. Yukarıdaki numaralar merak ediliyor…

Küçük, ülkenin en yüksek demokratik merciinin oluşturduğu komisyona gitmemeyi becerebildi. Bu kişisel kuvvetinden gelmiyor. Başka yerden güç alıyor. Çok daha farklı bir yapılanma olsa gerek. Orada ne kadar ilerlenir onu göremiyoruz.

İlhan Selçuk, Alemdaroğlu ve Perinçek'in sorgulanmaları bir fikir vermiyor mu?

Selçuk'un gözaltına alınması olayın çapını göstermesi bakımından fikir veriyor ama bu tek başına yetmez, sorgulanacak başka insanlar yoksa bu pek bir anlam ifade etmez. Çünkü bizim hukuk sistemimizde sivil savcıların bir noktada durmak zorunda olduklarını biliyoruz. Fakat iktidar bu noktada anti demokratik yapılarla uzlaşırsa kendi sonunu hazırlar. Ben hükümetin tutumunu eskisinden farklı görüyorum, adımlarını daha da ileri atmalı..

Medyakronik'le on yıldır medyayı başka bir gözle takip ediyorsunuz. Bu anti demokratik süreci hazırlayan medya ayağı gördünüz mü?

Hem de nasıl… Hatırlayın, Ecevit'i gönderdiler Derviş, Özkan, Cem'le bir şey yapmak istediler. Orada gazeteler gazete gibi çıkmadı. Senaryo tutmadı ama 28 Şubat'ta başardılar. Hiçbir oyun medya olmadan başarılı olamaz, bunu darbe günlüklerinde de gördüm, bugün de görüyoruz. Doğu Silahçıoğlu Cumhuriyet'te yazdı, bu hükümeti devirmek ve bir nesil boyu iktidarı onlara vermemek gibi bir planlamadan söz ediyordu, bunu için de medyayı yanımıza çekmeliyiz diyordu.

Medya da eskisi gibi değil.

Evet. 28 Şubat'tan sonra demokrasiden yana tutum olan büyük bir medya gücü var şimdi.

AK Parti'nin kapatılması için yargının direneceği, İP'den, Perinçek'ten kitlesel destek istedikleri haberleri yer aldı basında.

O konsept, yani sivil kuvvetlerin öne çıktığı yeni darbe modeli hayata geçirilmek isteniyor. Kimse hukuk çerçevesinde olduğunu söylemesin, kapatılma davası bir siyasi girişim. Yargı bunun parçası ve bu çerçevede bir ortak faaliyetten söz edebiliriz.

Darbeciler eskisi kadar pervasız olabilir mi, yoksa bu bir cinnet hali mi?

Panik halindeki insanların neler yaptığını biliyoruz, buradaki ruh hali de benzerdir. Öyle pervasızlıklar söz konusu olabilir ama böyle bir dünyada bunların uzun sürmeyeceğini düşünüyorum.

AK Parti tehlikeyi gördü mü?

Bu konuda iyimserim. İktidarın bu meselelere yaklaşımı bir yıl öncesinden farklı. Demokrasi ipine sarılırlarsa yıkılmazlar. Olayı sadece Ergenekon bağlamında da görmemek lazım. Burada derin bir zihniyet kapışması ve ona bağlı olarak iktidar çatışması var. Devlet ve onun içinde yuvalanmış çetelerin yürüttüğü bir mücadele bu, belki eline bomba almaz ama o zihniyet “bunlar kim ki” diyor. Bu nefret kendine çağdaş, laik diyen geniş bir kesimde var, olayı basitçe birkaç çetenin işi gibi görmek yanlış olur, bu çok köklü bir zihniyet.

Orduya değil darbeye karşıyım

Suçlandığınız o darbe günlüklerinin şimdi Özden Örnek'e ait olduğu ortaya çıkınca ne hissetiniz?

İki ay önce yazmıştım, davanın sonucu umurumda bile değil. Benim için önemli olan vicdanen rahat olmaktır, vicdanımda en küçük bir şey yok, çünkü bütün o girişimlerin yapıldığını biliyorum... Şu anda da aynı fikirdeyim, bu bilgi ortaya çıktığında farklı bir şey hissetmedim. Bir açıdan sevindim, yarın Taraf gazetesinde bir liste yayınlayacağım; günlük ortaya çıktığında, bunların sahte olduğunu, uydurma olduğunu yazan köşe yazarlarının listesini verip, ne yazdıklarını hatırlatacağım. Elbette darbe günlüklerinin eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'e ait olduğunun kesinleştiği bilgisini gazetelerine haber yapmadıklarını da hatırlatacağım.

Sizi de askeri yıpratmakla da suçlamışlar mıydı…

Çok. En başta Cumhuriyet gazetesi… Bir sürü yazar askeri yıpratmak, ordu karşıtlığı dedi. Ben İlhan Selçuk'un gözaltına alınma biçimini hoyratça bulduğumu birkaç TV'de söyledim, ama Nokta'ya yapılan muamele için Cumhuriyet'ten hiçbir tepki gelmemişti, ayrıca hiçbir delil olmadan bir cemaatin yayın organı dediler. Ben dedim ki, ordu karşıtı değiliz ama darbe karşıtıyız, darbe yapmak isteyen generallere karşıyız. Bir gazeteci olarak darbe girişimini tespit etseniz, bir hafta sonra darbe olacağına dair komutanların konuşmaları size gelse bunu yazmayacaksınız öyle mi diye sordum. Çünkü öyle yazdılar, çizdiler.

Çevre kaybettiniz mi?

Bazı eski arkadaşlarım konuşmuyorlar benimle, dinci olduğuma inanıyorlar, selamı sabahı kesenler var… Sağlık olsun…

Nokta'da ikinci döneminiz 9 ay sürdü. Bu dönemi bireysel tarihinizde nereye koyuyorsunuz?

Gazeteciliğimin en güzel yılları. Nokta kapanırken; gazeteciliği sürdürmek için her şeyimiz var, sadece sermayemiz yok demiştik. Bir gün birileri gelin derse inşallah yeniden başlarız...

Nokta'nın yeniden çıkma ihtimali var mı?

Sermaye ürkektir, ülke birazcık daha normalleşirse olur ama şimdilik mümkün görmüyorum.

Köye taşındım ama mücadeleden vazgeçmedim

Bu işten soğuduğunuz oluyor mu?

Hayır… Çocuklarımız da bu ülkede yaşayacak, bugün ciddi bir demokrasi mücadelesi var, ben bunun dışında kalmam.

Dergi kapandı, hakkınızda davalar açıldı ve siz bir köye yerleştiniz. Bu bir kaçma mıdır?

Benim bir köyde yaşıyor olmam böyle bir görüntü veriyor mu gerçekten! Ben demokrasi mücadelemde en küçük bir geri adım atmadım. Köyde yaşamayı uzun zaman önce planlamıştım. Nokta'ya başlarken derginin patronuna söylediğim gibi; dergiyi kurarız, sistem oturur, ben yıllardır planladığım şeyi yaparım, köye yerleşirim, oradan haftada birkaç gün gelerek dergiye devam ederim demiştim. Böyle anlaşmıştık ve ben tam bunu uygularken malum şeyler geldi başımıza. “Adam ürktü kaçtı” demesinler diye köye taşınmayı biraz ertelemiştim. Dergi kapandı, girişimlerimiz birkaç ay sürdü artık ümidimi tamamen kesince o planımı uyguladım.

MEHMET GÜNDEM-YENİ ŞAFAK

MİLLİ İRADEYE HERKES SAYGI DUYMALI
Milli iradeye herkes saygı duymalı
Karakter boyutu : Normal Büyük Daha Büyük En Büyük
30 Mart 2008 20:00
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bizim arzumuz şudur: Bizi demokratik olarak gelin sahada yenin. Bizi başka yollarla yenmeye yönelmeyin'' dedi

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaklaşık 16.5 milyon seçmenin AK Parti'ye oy verdiğini, bunun milli irade olduğunu ve bu milli iradeye herkesin saygı duymak zorunda olduğunu belirterek, ''22 Temmuz'da yaptığım konuşmanın arkasındayım. Kimse hedef saptırmasın'' dedi.

Erdoğan, Atatürk Spor Salonu'ndaki partisinin Yalova Kadın Kolları 2. Olağan Kongresi'ne katıldı.

Kongrede konuşan Erdoğan, AK Parti'nin Türkiye'nin muasır medeniyet çıtasını yükseltmek için yola çıkmış bir parti olduğunu ifade ederek, ''AK Parti, Türkiye için demokrasimiz için son derece önemli bir mihenk taşıdır'' dedi.

AK Parti'nin sadece kendilere oy verenler için değil, Türkiye'nin 70 milyon insanı için de umudun tek adresi olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

''AK Parti dar bir kadro hareketi değil, bir zümre hareketi değil, Türkiye'yi bir bütün olarak kucaklayan bir partidir. AK Parti, milletin ideallerinin takipçisi olmaya devam edecektir.

Başkalarının AK Parti'yi tanımlamaları farklı olabilir. Başkaları, kemikleşmiş ön yargılarıyla AK Parti'yi görmek istedikleri gibi görebilirler. Ancak biz kendimizi Türkiye'nin menfaatleriyle tanımlayan, Türkiye'nin imkanıyla ve aklıyla tanımlayan bir partiyiz. Olmazsa olmazımız, cumhuriyetimizin temel sütunlarıdır, demokrasidir, anayasal hukuk düzenidir. Bütün vatandaşlarımızın, aidiyetiyle onur duyduğu insan, hak ve hürriyetlerinin kullanılmasıdır, daha çok adalettir, daha çok kalkınmadır ve daha çok özgürlüktür.

Eğer bu haklar yıllar yılı Türk milletinden esirgenmeseydi, Türkiye bugünkünden çok daha iyi durumda olurdu.''

-''22 TEMMUZ KONUŞMAMIN ARKASINDAYIM''-

AK Parti'den başka Türkiye'de 81 ilin 80'inde milletvekili çıkaran ikinci bir parti olmadığını anımsatan Erdoğan, Türkiye'nin her bölgesini aynı muhabbetle kucaklayan başka bir parti bulunmadığını ifade etti. Erdoğan, ''Buradan, bu istikrar çizgimizden geriye dönüş olmayacaktır'' diye konuştu.

AK Parti'nin yola çıkarken, 3 kırmızı çizgisi olduğunu ve bunlardan ilkinin etnik milliyetçilik olduğunu dile getiren Erdoğan, etnik milliyetçiliğe karşı olduklarını, Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan 70 milyonun tamamının canı, ciğerleri olduğunu ve başlarının üstünde yeri bulunduğunu söyledi.

''Yaratılanı, yaratandan ötürü sevme'' anlayışını benimsediklerini vurgulayan Erdoğan, hangi etnik unsur olursa olsun ayırmadıklarını kaydetti. Erdoğan, şunları söyledi:

''Yeter ki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ülkemizde değerlerimize hep birlikte sahip çıkalım. Onun için 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' dedik. Böyle yürüdük bu yollarda.

Hamdolsun biz milletimizi kucakladık, milletimiz de bizi kucakladı. Onun için 80 ilden 341 milletvekilini bize verdi. Yüzde 47 oy verdi. Parlamentonun da yüzde 65'ini bize verdi. Yaklaşık 16.5 milyon seçmen AK Parti'ye oy verdi. Bu milli iradedir. Bu milli iradeye herkes saygı duymak zorundadır.

22 Temmuz'da yaptığım konuşmanın arkasındayım, kimse hedef saptırmasın. Açık söylüyorum, biz sadece AK Parti'nin ya da AK Partililer'in iktidarı olmadık. Biz, şu ana kadar 3 tane kırmızı çizgi, bizim kırmızı çizgimizdir. Ülkemizde 70 milyonun iktidarı olduk, 780 bin kilometre karelik vatan toprağının iktidarı olduk.

Son günlerde bir şeyler oluyor. Televizyonlarda çıkıyorlar, tartışmalar yapıyorlar ve bu tartışmalarda AK Parti'yi getirip sadece, başörtüsü meselesine kilitleyenler oluyor. Ayıptır, ayıp. İnsan utanır, insan utanır. Ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak bu ülkede 5 yıldır böyle bir şeyi gündeme mi getirdim? Ve 5 yıldır bunu gündeme getirmeyen bir başbakan kusura bakmayın da uluslararası basın toplantısında böyle bir soru sorulduğu zaman bunda kanaatini açıklamaktan geri mi duracaktı? Peki, bunda kanaatini açıklayan bir Başbakan'a, bir milletvekiline kusura bakmayın da Türkiye'de de parlamento çatısı altında olan bir başka partinin, 'biz de bu mutabakatın içinde olmaya hazırız' dediği halde peki bu yaklaşım niye? Bu ikircikli bir yaklaşımdır. Ama çok açık söylüyorum, tarih bunu affetmeyecektir. Zira biz, demokrasi içinde mücadelemizi sürdürüyoruz. Biz, hukuk içinde mücadelemizi sürdürüyoruz. Biz, Türkiye Cumhuriyeti'ni demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak sırtımızda taşıyoruz ve hedefimiz muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak. Bu...

Ama bunların gözü var, bunların kulağı var, bunları dili var. Ne görürler, ne duyarlar ne gerçeği söylerler.''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son gelişmelere bakıldığında, AK Parti ile demokratik usullerle mücadele edemeyenlerin, demokratik usullerin dışında mücadele etme yolunu seçtiklerini belirterek, ''Türkiye, demokratik laik sosyal bir hukuk devleti olduğuna göre, Türkiye'de özgürlükler olduğuna göre, düşünce özgürlüğü olduğuna göre, niçin sandık değil de başka yollar?'' dedi.

Erdoğan, Atatürk Spor Salonu'ndaki partisinin Yalova Kadın Kolları 2. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, hükümetin icraatlarından örnekler de verdi. 115 bin derslik yapıldığını anlatan Erdoğan, bunların muhalefet partileri tarafından görülmediğini ve duyulmadığını söyledi. Türkiye'nin yüzde 95'ine ADSL sistemi kurulduğunu da kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

''Duyarlar mı? Duymazlar. Görürler mi? Görmezler. Başbakan istediği kadar konuşsun. Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine kadar Türkiye'nin her yerinde ADSL ağı var. Peki siz çağdaştınız da bunları neden yapmadınız? Madem demokrattınız, madem laiktiniz, madem sosyal bir hukuk devletine inanıyordunuz da bugüne kadar neden yapmadınız, soruyorum?

Güzel bir Anadolu sözüdür: 'Bal bal demekle ağız tatlanmaz' uygulama gerekir, uygulama... Yersen balı ağzın tatlanır. Olay bu kadar basittir.''

-''SEVE SEVE ÇEKERİZ''-

Öğrencilere bedava kitap dağıtıklarını hatırlatan Erdoğan, bunları oy almak için değil, sosyal devletin gereği olarak yaptıklarını vurguladı. Erdoğan, ''Haydi Kızlar okula Kampanyası'' ile de 300 bin kız öğrencinin okula başladığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

''Eğer demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletine inanıyorsan, bunları gör, bunları konuş. Bunları bir kenara atamazsın. Ha eğer bizim günah layihamız buysa seve seve çekeriz.

Biliyorsunuz, CHP yanlısı bir medya gurubu var. Benim 'en az 3 çocuğunuz olsun' tavsiyemden rahatsız oluyorlar. Aynı şeyi yine söylüyorum. Niye? Ülkemi seviyorum, milletimi seviyorum, Türkiye'nin geleceğini düşünüyorum.

Eğer şu andaki 1.8'lik artışla biz devam edersek, 2037'de bizim durumumuz felaket. Ne olacak? Nüfusumuz yaşlanacak. Azalırsa, daha kısa zamanda yaşlanacak. Bak şu anda batı ağlıyor. Niye ağlıyor Batı biliyor musunuz, nüfusu yaşlandı diye ve enteresan bir şey var. Üste para veriyor, para. Yanılmıyorsam, doğum başına Almanya 6 bin avro veriyor. Ondan sonra da belli bir süre maaşa bağlıyor. Ama buna rağmen doğum yapmıyor Alman. Çünkü bu alışkanlık haline geldikten sonra bir kültür oluşuyor. Anlatabiliyor muyum?

Geçenlerde bir Cumhurbaşkanı, eskilerden, diyor ki, 'Efendim', diyor 'Çok çocuklu olursa tinerci olurlarmış'. Siz niye tinerci olmadınız? Beyefendi üç kardeşti. Tinerci olmadı. Efendim işte 'yolsuzluklara, şunlara, bunlara bulaşırlar, hırsızlık yaparlar, çalarlar, çırparlar...' Yoksa sizde böyle bir şey mi vardı? Neden? Niçin? Bu mantık ters çalışıyor. Ben ülkemin 2037'sini, 3 binli yıllarını düşünüyorum. Biz o zaman olmayacağız, ama istiyoruz ki bugünden yanlış temeller üzerine ülkem devam etmesin. Bu çok yanlış bir şey.''

-''TIKANAN YOLLARI AÇMAYA DEVAM EDECEĞİZ''-

Yaptığı konuşmada, ''çalışacaklarını, yan gelip yatmayacaklarını'' söyleyen Erdoğan, AK Parti iktidarının, millet iktidarı olduğunu ve ülkeyi milletin yönettiğini kaydetti. Herkesin güven ve emniyet içinde olmasını istediklerini anlatan Erdoğan, istisnasız bütün vatandaşların ''başı dik, alınları açık olmalarını'' amaçladıklarını dile getirdi. Erdoğan, ''Türkiye'de demokrasinin çıtasını yeniden düşürmek, milletin boynunu yeniden bükmek inşallah mümkün olmayacaktır. Zira Türkiye'nin hukukunu korumak için bütün azmimizle çalışmaya, özellikle bütün tıkanan yolları açmaya devam edeceğiz'' diye konuştu.

Türkiye siyasetinde kadınların laikliğe ve sosyal devlete sahip çıktıklarını belirten Erdoğan, gençlerin de siyasete akıllarını ve gönüllerini katarak Türk milletinin hukukuna sahip çıktıklarını ifade etti. Erdoğan, ''Bu ülkeyi zaafa düşürmek, bu istikrar tablosunu zedelemek mümkün değildir'' dedi.

AK Parti iktidarının, Türkiye'de huzur ve istikrar ortamını sağladığını ve Türkiye'nin üst üste 23 dönem büyüme başarısını gösterdiğini anlatan Erdoğan, ''Başta siyasi rakiplerimiz olmak üzere kimse AK Parti iktidarının Türkiye'yi geri götürdüğünü söyleyemez. Kimse AK Parti iktidarında Türkiye'nin itibarının yara aldığını, halkın ekmeğinin küçüldüğünü, insan hak ve özgürlüklerinde geri gittiğimizi, ülkemizin rekabet gücünün zaafa uğradığını iddia edemez'' diye konuştu.

-''NEDEN ORALARA UĞRAMADINIZ?''-

Bölgesel milliyetçiliğe de karşı olduklarını vurgulayan Erdoğan, iktidarları döneminde son 5 yıl içinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine 8.5 katrilyon liralık yatırım yapıldığını bildirdi. Erdoğan, ''Ey rakip partiler, bugüne kadar neredeydiniz, niçin oralara uğramadınız? Yoksa oralar vatan toprağı değil miydi? Neden oralara uğramadınız? Şimdi oraları biz ayağa kaldırıyoruz'' dedi.

Güneydoğu Anadolu Projesi'nin de 12 milyar dolarlık yatırımla 5 yılda tamamlanacağını kaydeden Erdoğan, ''Bizim kitabımızda bizim ilkelerimizde bölgesel milliyetçilik yok. Türkiye milliyetçiliği var'' diye konuştu.

-ERDOĞAN'DAN BAYKAL'A...-Milli iradeye herkes saygı duymalı

Dinsel milliyetçiliğe de karşı olduklarını ve her inanç grubuna eşit mesafede durduklarını söyleyen Erdoğan'ın sözleri zaman zaman, ''Kıskananlar çatlasın'', ''Vur vur inlesin, Deniz Baykal dinlesin'' sloganlarıyla kesildi. Erdoğan, bunun üzerine şunları kaydetti:

''Zaman kaybetmeyin onunla, zaman kaybetmeyin. Hiç gerek yok. Dinlemesine de gerek yok. Dedim ya, gözü var ama görmüyor, kulağı var ama duymuyor, dili var ama gerçekleri konuşamıyor. Niye? Bütün söyledikleri maalesef bu ülkenin gerçeklerinin dışında. Ve zaman geliyor ne tür çığırtkanlıklar yaptığını görüyorsunuz. Onun için hiç cevap vermeye bile gerek yok. Ona milletim zaten sandıkta gereğini yapıyor. Hiç gerek yok.

Dikkat edin, son gelişmelere baktığımız zaman AK Parti ile demokratik usullerle mücadele edemeyenler, demokratik usullerin dışında mücadele etme yolunu seçtiler. Burası çok önemli. Türkiye, demokratik, laik sosyal bir hukuk devleti olduğuna göre, Türkiye'de özgürlükler olduğuna göre, düşünce özgürlüğü olduğuna göre, niçin sandık değil de başka yollar? Zannediyor musunuz ki millet affeder? Hayır, millet affetmez... Milletin artık özgürlüklerden taviz verme gibi bir lüksü yok. Ben bunu milletimde görüyorum.''

Türkiye'nin egemenliğini tehdit eden borç dağlarının eridiğini belirten Erdoğan, ABD'deki Mortgage krizinin Türkiye'yi vurmadığını söyledi. ''Bizim sigortalarımız var'' diyen Erdoğan, TOKİ gibi kuruluşlarla Mortgage'e gerek kalmadığını ve vatandaşların faizsiz olarak konutlarını aldıklarını ifade etti.Başbakan Erdoğan, ''Biz neyle meşgulüz, bunlar neyle meşgul, Allah aşkına... Soruyorum size, soruyorum?'' diye konuştu.

Ak Parti Yalova Kadın Kolları 2. Olağan Kongresi'ne, Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, AK Parti Kadın Kolları Başkanı ve Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin ve bazı milletvekilleri de katıldı.

 

Bugün 1 ziyaretçi (30 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol